Ana içeriğe atla



GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

"Bir balkanlar turu ne güzel olur." diyorsanız size uğramadan geçmeyin demek istediğim bir kaç yer var. Daha önce gittiğim yada gitme fısatı bulamadığım ama çok gitmek istediğim yerleri seçtim özellikle eğer daha önce gitmediyseniz bloğumu okuduktan sonra yolunuz düşer belki yada eğer daha önce gittiiyseniz de "ne güzel yerlerdi ya bir daha gitsek" demeniz dileğiyle :)

Belgrad (Sırbistan): Eskiden yugoslavya'nın başkenti olan beyaz şehir olarak adlandırılan Belgrad şimdi Sırbistanın başkentidir. Yugoslavya'nın dağılmasından sonra turizmi hızlıca gelişmiştir. Burada tarihi romalılara dayanan ve bugün bile ihtişamı koruyan Belgrad Kalesini görmeden geçmeyin derim. Hemen altında bulunan Kalemegdan Parkı da oturup bir mola vermek için çok güzel bir yer. Belgrad'a kadar gitmişken Sırbistan'ın sembolü haline gelmiş , mimarı ve kültürel yapıları bünyesinde barındıran  Aziz Sava Katedrali'ni  görmenizde fayda var. Ayrıca eğer gece hayatına düşkünseniz Belgrad tam size göre bir yer!

Kotor (KARADAĞ): Karadağ'nın en güzel kıyı şehri Kotor, sakinliği ve huzur dolu doğasıyla büyüler turistleri. Şehrin seslerinden, yat limanının cıvıltısından biraz uzaklaşmak istiyorsanız 3 km'lik manzarası muhteşem olan  sahil şeridi boyunca gün batımında yürümenin verdiği huzur paha biçilemez. Gece duyabileceğniz tek ses denizin sesi, öyle bar, disko vs... yok. Şehir biraz gelişmişliğe uzak şehrin yavaş temposu, sakinliği, doğasının mükemmelliği buradan kaynaklı. Karadağ genel olarak her şehir gelişmiş bir ülkeye kıyasla böyle aslında. Kotor daha bir faklı ama neredeyse herşeyleri yerli malı. Yeni kurulan bir alışveriş merkezi var şehirde yeni yeni uluslar arası markarla geliyor şehre. Şehire gidenleriniz varsa farkederler zaten araçlar bile eski model. Zaten insanlar ulaşımlarını yürüyerek sağlayabileceği bir ortam var yada yürüyemem diyenler için taksi fiyatlarıda gayet uygun. Yani çok kötümser gibi konuştum fakat, Kotor'ı güzel yapan şeyler bunlar. Şehrin hızından yoruldaysanız kotor tam size göre bir yer. Muhteşem yeşil doğasıyla akciğerlerinizi şenleneceğiz, deniz sesleriyle huzu bulabileceğiniz bir doğa harikası.

Mostar Köprüsü (Bosna-Hersek): Bosna-Hersek'in simgesi haline gelmiş yapı, doğu kısmında Boşnakları, batı kısmında ise Hırvatlara raslarsınız. Neretve Nehrinin üzerinde bulunan  bu köprü, Osmanlı mimarisinin en meşur eserlerinden biriydi. Tabi daha sonraları savaşlar derken zarar gördü tamamen yıkıldı. İki farlı ulusu birbirne bağlayan bu köprünün yeniden inşaatı için nehirde gömülü olan taşlar tekrar bulundu ve Mostar köprüsü tekar inşa edildi.  Şehirde seyehate çıkmaya karar verirseniz Mostar sokaklarında gezerken şehrin hüznünü hissedebilirsiniz  çünkü yenilenselerde şehirde, köprüde savaşın izlerini hala üzerinde taşıyor.  Ayrıca Mostar'da gezerken Osmanlı devrine ait bir çok yapıya rastlamnız da mümkün. Bu bölgedeki turistik önemin artmasıyla ve artan turist sayısıyla birlikte köprünün çevresinde daha çok restaurant ve kafeler hizmet vermeye başladı. Bu restauran ve kafe teraslarında, şehri gezmekten yorulduğunuz zaman  oturup köprüyü ve izlemek güzel bir aktivite olabilir :) Şehrin güzel manzarasını izlerken köprüden atlayan birini görürdseniz sakın " Aaa intahar mı ediyor?" diye korkmayın. Mostar Köprüsü öncelerden cesaretli sporcular tarafından yıllarca bir atlama platformu olarak kullanıldı. Şimdilerde ise ceserati olan herkesin atladığını görebilirsiniz.  Geleneklere göre ise şehrin erkekleri, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesi bu köprüden atlarlarmış.

Berat (Arnavutluk): Daha önce Arnavutluk''ta bulunduğum fakat gitme fırsatı bulamadığım, ileride bir daha Arnavutluk'a yolum düşerse kesinlikle ilk gitmek istediğim bir şehir. Osmanlı'nın beş asır hüküm sürdüğü Berat'ta Osmanlı'dan kalma camiler bulunuyor. Şehrin kalesinin eteklerindeki evlerin ve sokakların görüntüsü ile Saframboluyu anımsatıyor.  UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmiş bu şehir ortasından geçen Osumi Nehri'nin bir yakasında Müslüman, diğer yakasında ise Hristiyan mahallesini barındırıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

  Merhabalar, bloğuma hoş geldiniz. Yazılarıma başlamadan önce belirtmeliyim ki “Yugoslavya'yı ve Yugoslavya göçmenleri  Boşnakları Yakından Tanıyalım” isimli bu blog Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu TUR 102 Türkçe II dersinin projesi olarak Fatma Elif BALOTA tarafından hazırlanmıştır.   Birisi bana nerelisin diye sorduğunda "İstanbulluyum."  diyip ardı arkası gelmeyen sorularulardan bir nevi kaçtığımı hissederim. Oysa ki İstanbul doğmlu olmamla beraber Sırbistan ve Türkiye Cumhuriyetleri vatandaşıyım. Ama Sırp değilim, Boşnağım! Göçmen bir aileden geliyorum ve tüm gelenek, görenek, dil ve adetlerimizle büyütüldüm. Türkçe hocamız bizden en iyi olduğumuz konulardan biri ile ilgili bir blog hazırlamamızı istediğinde bende kendi büyütüğüm, bana aktarılan ama çoğu insanın net bir fikri olmadığı "Boşnak" kültürünü en iyi ifade edebileceiğimi düşündüm.Size bloğumda Türkiyede yaşayan boşnakların dilinden, geleneklerinden, yemeklerinden ve eğer bi gün...
GELENEKLERİ: Gelenek ve görenekler açısından Türk ve Boşnak gelenek ve görenekleriyle arasında elbette farklılıklar vardır fakat bir uçurum yoktur ama genel olarak bahsetmek gerekirse... Boşnaklar öncelikler adetlerine çok bağlıdırlar, her şeyiyle tüm adetlerine uymayı ve gelecek nesile en iyi şekilde aktarmayı isterler. Kalabalığı çok severler, ve geniş aileye sahiptirler. Akrabalık bağlarıda bir o kadar kuvvetlidir. Bir boşnağa göre 7 kuşak herkes yakın akrabasıdır! Aksaba evlilikleri olmaz hatta komşuluk çok önemli olduğu için akraba ahbap gördükleri için birbirleri komşudanda kız alıp verilmez. Hee, bir de söyle bir şey vardır ki resmen gerikafalılık. Boşnak olmayan biriyle evlenilmesini istemezler, yadırgarlar. Tabi günümüzde biraz değişti fakat ben hala aynı zihniyetli insanları tanıyorum. Düğün, dernek gelenekleri çok eğlencelidir. Her şeyin en fazlasını, en abartılsını severler, eğlencelere doyamazlar :). Kınaya bavulla gitmeler mi dersiniz, kınada 8-10 tane Boşnak kültür...
YEMEKLERİ Belki bağzılarınız tatmaya fırsat bulmuştur, belki bazılarınız "Güzel bir yer bulsakta yiyebilsek." demişsiniz. Ama size önerim ölmeden boşnak yemeklerinin tanıdına bakmalısınız! Emin olun pişman olmayacaksınız. Boşnak yemeklerini tatma fırsatı bulduysanız belki bilirsiniz hamur işi ve et ağırlıklıdır. Çok yağlı olduklarını da söylemeden edemeceğim. Eğer kolesterolünüz varsa bir düşünmeniz gerekir yemeden önce :)   Size şimdi evime bu kadar uzak yaşarken en çok özlediğim ve boşnak yemek kültürünün olmazsa olmazı bir kaç şeyden bahsedeceğim.   Soka: Kaymak, süt ve peynir karışımının Balkan biberinin içine doldurulmasıyla oluşan bir çeşit turşudur. Aslında daha çok turşu değil meze olarak her öğün tüketilebilir. Tuzlu oluşu ve hafif acı tadının sıcak ekmek, patates yada köfteyle birleşimi benim favorilerim.  Kuru Et: Bir çeşit baharatsız pastırma gibi. Bir hafta boyunca bütün halde tuza yatırılan antrikotun, hava almayan bir oda da iste asılı b...